10 Aralık 2010 Cuma

Berrak renkte kapkara bir sevdam var...

Tüm renkler kirlenmeye başladı; önceliği beyaza verdiler. Çünkü beyaz kirlenmesi en kolaydı. Her türlü renk onu etkisi altına alabiliyor, kendine ait bir renk olmasına olanak vermiyordu. Beyaz tüm berraklığını yitiriyordu; karalaşıyordu, bulanıklaşıyordu. Hiç bir zaman bir sevdanın rengi olamadı. Hiçbir sevda berrak kalamadı, sonunda rengi değişti. Kimi zaman kıpkırmızı; kimi zaman kapkara..
      Peki ya benim sevdam? O kadar masumdu ki, o kadar açık, o kadar temizdiki. Söylemeye kıyamadığım, yaşamaya doyamadığım, unutmaya bırakamadığım.. Her şeyden uzak tuttuğum, küçük dünyamın tek avuntusu, yüzümdeki tebessümün tek sebebi... Peki başarılı olabildim mi? Sevdamı en beyaz haliyle bırakabildim mi, koruyabildim mi tüm renklerden?
         Hiç ummadığım zamanda bir renk yanaştı duygularıma. Engel olamadığım, karşı koyamadığım. Yavaş yavaş beyazlıklar siyaha döndü, beyaz umutlarım, berrak düşlerim... Kendimi kapkara bir mahsende buldum. Her yerde kara sevdamın izleri vardı. Beni içine almıştı. Dışarı çıkmak istiyor, sevdamı orada bırakamıyordum. Onu dışarıya çıkaramıyordum. Çıkarırsam benim sevdam olmayacaktı ki. Bir kere karalara bürünmüştü, kaybetmişti tüm saflığını. Ama o benim berrak renkte kapkara sevdamdı. Ne kadar hayalimdekinden uzaklaşsa da kalbimdeki berraklığa kimse engel olamazdı. Evet, belki bir mahsendeydik, belki kapkaraydık ama hayallerde hep berraktık. Kimse bu berraklığa engel olamazdı, kimse...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder