9 Aralık 2010 Perşembe

Pamuk şekerim, karanfilli zerdem, anılara yolculuk...

  Pamuk şekerim hiç bitmesin isterdim. Ağzım yüzüm boyanırdı ama elimden kimse alamazdı şekerimi. Geçenlerde pamuk şekercinin önünden geçiyordum. Aldım elime pembe bir tane oturdum deniz kenarına. Her ısırışımda çocukluğumdan bir anı geliyordu gözümün önüne. İki örgülü saçlarım, renk renk tokalarım, arkadaşlarım, oyunlarımız... Birden fark ettim ki bir pamuk şeker beni nerelere götürmüştü.
     Aslında anıları ortaya çıkarmamızı sağlayan nesnelerdi. Bizde hatırası olan belki de geçmiş zamanda önemini kavrayamadığımız nesneler önümüze hiç olmadık zamanda çıkarak bizi anıların içinde bir yolculuğa sürüklüyordu. Tıpkı eski bir şarkıyı dinlediğimizde içimizde kopan fırtınalara engel olamadığımız gibi bu yolculuklara da engel olamıyoruz.
     Anneannem her zaman bana zerde pişirirdi. Zerdeyi çok sevdiğimi bilir, ne zaman onu ziyaret edecek olsam bir kase karanfilli zerdem evde beni beklerdi. Yıllar sonra anneannemi kaybedince artık zerde yemez oldum. Geçenlerde reklamlarda gördüğümde kendimi yedi yaşında elimde zerde kasesiyle anneannemin karşısında otururken buldum. Gene bir yolculuktaydım önüne geçemediğim. Sonra ilkokulu bitirdim, ortaokula geçtim derken lise ve üniversite.. Üniversiteden geldiğim bir sabah kapıyı tıkladığımda acı haberi almıştım ve artık hayatımda ne karanfilli zerde vardı ne de her daim saçlarımı sefkatle okşayan dert ortağım anneannem.
     İşte hayat böyle anılara yolculuklarla aksamalar yaşayarak devam ediyor. Kimi zaman bir pamuk şekerin pembeliğinde kayboluyorsun; kimi zaman da karanfilli bir zerdenin unutulmaz tadında.

2 yorum:

  1. Ne guzel yazmissin be Handis. Valla ara ara ben de yasamiyo degilim benzer duygulari...

    YanıtlaSil
  2. Hele sen daha fazlasını yaşıyorsundur esram.. Uzakta olmak zordur ama sevdiğinle beraber olmak eminin her şeyi kolaylastırıyordur. Özledi seni bu kız çocuğu

    YanıtlaSil